Eskisehir Phrygian Valley
Yazilıkaya Midas
Unfinished Yazılıkaya
Also known as Small Yazılıkaya.
Century: 7th century BC - 8th century BC
Located 200 meters behind the Yazılıkkaya monument. This monument differs from others in that, while all the large Phrygian monuments face east, this is the only one facing west.
Copyright © All rights reservedEskisehir Phrygian Valley
Yazilıkaya Midas
Directly opposite the Yazilıkaya Monument is a massive rock mass with numerous eyes, known as the Kırkgöz Rockies. These rocks were used as multi-story rock settlements, churches, and tombs during the Hellenistic, Roman, and Byzantine periods. Inside the rocks are carved staircases used for passage between spaces.

Copyright © All rights reserved
Büyük Önder Atatürk’ün, 'Eskişehir'i ve Eskişehirlileri çok iyi tanırım. Milli Mücadele yıllarında büyük vatanseverlik ve üstün bir cesaretle mücadelemizin daima yanında olmuş, bu mücadeleye çok geniş yardımlarda bulunmuşlardır. Askeri hareket icabı olarak ordumuz Eskişehir ve Eskişehir Halkı'na bir fedakarlık yüklemek mecburiyetinde idi. Bu bütün millet için fedakarane bir hareket idi ve bu şehir halkı ona göğüs gerdi. Tebrik ederim. Gördüğüme göre halk aydın ve faaldir. Toprak verimlidir. Az zamanda zayiatı telafi ve fedakârlıklarıyla iftihar edecektir.’ sözlerini Eskişehirliler her zaman ruhunda hissetmeye devam etmektedir.
Atatürk’ün yurt gezileri içinde 22 kez olmak üzere en çok ziyaret ettiği illerden biri de Eskişehir’dir. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim ki; Atatürk ve Eskişehir arasında sarsılmaz, güçlü bir bağ vardır.
Eskişehir-Haydarpaşa, Haydarpaşa-Eskişehir,
28'den beri,
yolcular iner biner,
makinalar değişir,
Alaeddin yerinde
Alaeddin değişmez.
Vagonlar geliyorlar sallanarak.
Nazım Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaraları adlı şiirinden Eskişehir dizeleri.

Copyright © All rights reservedyolcular iner biner,
makinalar değişir,
Alaeddin yerinde
Alaeddin değişmez.
Vagonlar geliyorlar sallanarak.
Nazım Hikmet'in Memleketimden İnsan Manzaraları adlı şiirinden Eskişehir dizeleri.


Copyright © All rights reserved
İnsan doğduğu torağın peşini bırakamıyor.
Copyright © All rights reserved
Aşk gibi bir şey, Gitmekle kalmak arasında
en eski şiir
en eski şehir.
Eskişehir'li şair Haydar Ergülen'in dizeleri
Cemal Süreya'nın Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm adlı şiiri
Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
Hepsine yüzer kere rastladım en azından
Hepsi de bir şarkı edinmiş kendine
Umutsuz sevdalara tutulmak onlarda
Verdimi adama her şeylerini verirler
Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
Porsuk nehrinin geçtiği…
Hiç gün görmediler diyemem
Bu gökyüzünü inkar etmek olur olmaz
Ama kim bilir kim çizdi çizgilerini
Ne varsa hüzün adına onların
Ne varsa yanılmak adına onların
Karanlıkta bir yanları örtük bir yanları üryan
Kocaman gözleriyle bu kadar dokunaklı
Kimler ürküttü acaba bu kadar kadını
Beş kuruşluk bir kasım akşamı
Güneş daha yeni batıyordu Köprübaşında
Birçokları evlerindeydi kocalarında
Birçoklarının nereye gittikleri bilinmiyordu
Baktım bir miktar şarkıyla uzaktan uzağa
Bütün şehirle bütün alınganlığımla beraber
Gücenik olduğu besbelliydi birinin
Biri durmuş suya bakıyordu.
Benim asıl bir Sıdıkam vardı bu Eskişehirde
Şimdi bıyıklı bir assubayın karısı
Sıdıka ah Sıdıkası cumartesi gecelerinin
Kafamı taştan taşa vuruyorum faydasız
Sen başkaydın senin kadınlığın senin arkadaşlığın
Ağzın boyuna biçimli boyuna gözlerin vardı
İstemem herkes duysun maceramızı
Allahtan korkarım.
Copyright © All rights reserved
HAMAMLARArife gününden Trenle Eskişehir'e giderdik Ankara dan, rahmetli Anneannem bayram sabahı saat 05:00 te kaldırırdı bizi, büyük bir bavul hazırlardı saat 05:00, 05:30 gibi yola koyulurduk, genelde Eskişehirliler çok erken saatte giderler hamama. Hamam yolundaki hamamların birine giderdik. Şengül Hamamına ya da Has Hamama giderdik öyle hatırlıyorum. Evliya Çelebi Seyâhatnâmesin de Eskişehirde ki Hamamlardan, havuzlarından bahsediyor, şifalı olduğunu söylüyor. Başlangıcı olmayan günümüze yarım olarak ulaşan bir cümlesi var '' ..... hammam-ı dilsitandır.' İlk söcüğün anlamı açıktır , Hamam, ikinci söcük 'dilsitan' farsça olup 'gönül ferahlatan, kendine meftun eden''
No comments:
Post a Comment